14 Mayıs 2014 Çarşamba

Elveda Dostlarım

Elveda Dostlarım,
Dünyanın hem en zor hem de en kıymeti bilinmeyen işidir madencilik. Hangi bilgisayar mühendisi hard diskin içindeki kıymetli metallerin nasıl çıkarıldığından haberdardır. Elektrik hatları çekilen kablolar, enerji santrallerinde yakılan kömürler ve çelik endüstrisinin olmazsa olmazı kömür kullanımı. Mutfaklarımızdaki mermerler, granitler nereden geliyor acaba? Hangi dağın tepesinde kesilip, gönderiliyor? Farkında mısınız yapı marketlerden mutfağınıza mermer rengi seçerken.
Her gün dünyanın dört bir yanından kaza haberleri geliyor, bir sürü insan yerin metrelerce altındaki karanlıkta son defa gökyüzüne bakamadan, atmosferdeki hakkı olan havadan bir nefes daha çekemeden karanlıkta kaybolup gidiyor. Hayatını ortaya koyup, tehlikeli iş sınıfına giren bir işte çalıştığının bilincinde olup gidiyorlar yerin metrelerce derinliğine. Kiminin babası, kiminin oğlu, abisi, eşi, dayısı, eniştesi ve arkadaşı, belki sevdiği. Yükseklerdeki mavi gökyüzünden habersiz vardiya usulü çalışmak, elle, emekle kazanmak ekmeğini. İşlenen çelikte, üretilen enerjide ve her bilgisayarda madencinin hakkı, emeği olduğunu düşünerek yaşamak.
Hani kömürün paketlenmiş torba halini gördüğünde yüzünde beliren bir tebessüm herkes anlayamaz bunu. Bu mesleğe gönül verilir. Çalışma şartlarına, mavi gökyüzünden uzaklaşmaya gönül vermeyen insanlar yaklaşamaz. Mühendisinden, teknikerine, vardiya amirine herkes gönlünü koyar. Ağır tahkimatların, matkapların arasında çalışmak yürek ister. Herkes çalışamaz.
Şuan sayıları yüzlerle ifade edilen madenci dostumuz aramızdan ayrıldı. Sayı adeti vermiyorum çünkü her biri benim için ayrı bir arkadaş, onlar sayılamazlar. Onlar değerliler, özeller. Emeklerini ödeyemeyiz.
Elveda dostlarım. Üzüntümüzü tarif edemiyoruz, gözlerimiz doluyor, konuşamıyoruz, boğazımızda bir düğüm var. Sözler nafile, emekleriniz için teşekkürler, yer altından çıkardığınız her bir cevher için saygımız size sonsuz. Uygarlık yolunda gerekli olan bu malzemeler için teşekkürler. Siz uygarlığın hizmetkarlarısınız. Çoğu insan farkında olmasa da böylesiniz.
Elveda,
Saygılarımla,
Cansu Uğur


12 Mayıs 2014 Pazartesi

Yazmak güzeldir

Yazmak güzeldir,
Aşk acısı, insanların gerçek ve yapay yüzleri, hayatın getirdiği kayıplar, kazançlar, sevinçler, kısaca hayatın kendisi biraz ağır basmaya başlayınca yazmak lazım. Yazıp yüreğimizde biriktirdiğimiz ağırlıkları hafifletmemiz, gerginlikleri yoga etkisi gibi esnetmemiz lazım. Yoga Hocamın kastettiği pembe ışıkları tam olarak anlamasam da affedip, pembe ışıkları salıp, hayali kocaman makasla bağları kesmek lazım. Kalp kırıkları zamanla geçer, zamanla anlarız her şeyi. Yerine oturur tuğlalar önemli olan zararsız geçmesi. Eğer o kişi yanınızda olduğunda darma duman ediyorsa ruh halinizi çıkarılacak tek sonu ç yanınızda olmaması gerektiğidir. Köşe bucak kaçın ondan dostlarım.
Ruh halinizi dağıtmasına izin vermeyin. Sizi arayıp sormayan, size değer vermeyen hak etmiyordur sizi. Bir de ne diye üzüleceksiniz onu her gördüğünüzde. Sevgi ve aşk bir zamanlar dalga geçtiğim küçük sözler şimdi ise çok farklı acı tecrübelerin anlam kazandığı kocaman sözler. Ne olursa olsun, derslerim cebimde, tecrübelerim elimde gidiyorum ileriye. Biliyorum ki bana değer vermeyen benden değildir. Biliyorum ki bana vakit ayırmayan benim değildir. Hayatta hiçbir şey anneden değerli değildir.
Gözlerini akşam kapadığında annenin kokusunu hisset, anne sıcaklığını hayal et. Gerisi boş. Allah sağlık ve huzurumuzu bozmasın yeter. Kafan rahat, sırtın pek, karnın tok. Hayatın güzelliklerini çıkarabiliyorsun, gezmek güzel, hayat güzel, arkadaşlıkların güzel. Ailen hep arkanda.
Hayat sürprizlerle doludur, her gün yeni bir maceraya uyanıyoruz. Olan her şey bizim için hayırlı olandır.
Mutluluklar Dilerim,
Sevgiler,

Cansu Uğur

10 Mayıs 2014 Cumartesi

Gelişim Devam Ediyor

Gelişim Devam Ediyor,
Artık yüksek lisans derslerim bitmek üzere son iki vize + ödev + iki final ve iyi bir notla geçersem her şey harika olacak. Sadece bitirme tezim kalacak ve iş yerinden sadece yarım gün izin alacağım. Artık hayat daha güzel olacak. Her şey, hayatta başımıza gelen her şey bizim için en iyisidir. Ben de kendimce yolumu bulmaya çalışıyorum. Bitirdiğim bir ilişkinin ardından, değerlendirmeleri yapıyorum. İzin verirseniz sizinle de paylaşayım.
Ben bir adama aşık oldum. Nasıl biri diye sorarsanız aklıma sadece güzel kokusu, yeşilimsi gözleri ve sıcacık, kendimi güvende hissettiğim omuzları geliyor. Çok bilmiş biri, her şeyi biliyor ve bilmiş bilmiş konuşuyor. Tıptan, bitkilere, ilaçlara ve her türlü kimyasala karşı derin bir bilgisi var. Çok sıkıcı olabiliyor bazen. Buna karşın çocuksu bir masumiyeti var, henüz ruhsal devrimini gerçekleştirememiş, büyüyememiş. Hala annesinden çekiniyor ben aradığımda, şaka gibi. Onun size bu kadar tarif edebilirim artık önemi de yok zaten bu özelliklerinin.
Onu gerçekten sevdim ben, tam bir yıldır, gecemde, gündüzüm de, tüm nefesimde, tüm hücrelerimde sevdim onu. Onun sesini duyacağım zamana göre yaşadım. Geceleri onun hayaliyle uyudum, sabah onunla uyandım. Zor zamanlarımda onun omuzlarına yaslandığımı hayal ettim. Ona sevdiğimi hissettirmek için elimden geleni yaptım, çok emek verdim. Onu görmek için her fırsatı değerlendirdim. Her fırsatı. Ben onu gerçekten çok sevdim. Tenini, kokusunu, sesini, cümlelerini. Onun yanında kendimi güvende hissediyordum. İlginç bir durumdu. O ise bana ne verdi karşılığında derseniz tek hatırladığım her zaman beni kırdığı. Kırıcı sözleri. Ne zaman onun bana vakit ayırmasını istesem tek verdiği cevap “Hayır” oluyordu. Hep işi vardı, yok annesinin doktoru, yok hastalık, yok hava. Rüzgardan bile huylanırdı. Aslında bu hareketleri biraz tuhaftı. Ona hiç beni sevdiğini söylettiremedim, zaten sevmiyordu sanırım. Benim yanımdayken tedirgin oluyordu, biri görecek diye ödü kopuyordu. Üstelik ben yanındayken böyle tedirgince davranması beni çıldırtıyordu. Son zamanlarda yalan söylüyordu, hissediyordum. O beni hiç sevmedi. Hep “hayır” dedi bana, hep yordu. Son seferinde onu görmek istediğimi söyledim önce evet der gibi oldu tam bulaşacağımız gün hayır dedi. Üstelik yine yanında annesi olduğu için telefonda bile adam yerine koyup düzgün bir şekilde konuşmadı benimle. Kendimi artık değersiz hissediyordum. Onun bana hiç değer vermediği artık açıktı. Evet, inatla sürdürdüğü uyuzlukları ile onu sevme çabalarımı sonuçsuz bıraktı. Sanırım istediği buydu ve başardı. Ben artık pes ettim. Yoruldum onu sevmekten. İnsan sevmekten de yorulabiliyordu demek ki. Kazandın tebrik ederim artık “hayır”larını duymayacağım, tüm hafta sonlarını al, münasip bir şekilde sakla artık. Artık yormayacağım kendimi ben de seni sevmeye hayır diyorum artık.
Vicdanım rahat, ben onu kazanmak için bu kadar emek vermişken, yaptığı kabalıkları görmezden gelmişken bu son damla oldu. Hayat bu işte, her gün yeni bir şey çarpıyor bize. Çarpmanın etkisini sindirmeye çalışıyoruz, anlamlandırmaya çalışıyoruz. Bazen algılarımızı aşıyor bu. Yıllar sonra etkilerini, sonuçlarını fark ediyoruz. Hayat bu işte. Benim de kapattığım bir kapı. Ben gerçekten çok sevdim, tüm kalbimle sevdim, hiçbir  karşılık beklemeden olan masum bir şeydi. Ancak benim de bir sınırım var ve artık bana değer vermemesine katlanmayacağım. Beni yok saymasına, saygısızlıklarına katlanmayacağım, insan sevmekten de yorulabiliyor işte. Sevmek çok güzel bir şey, bir de karşılıklı ise harika. Umarım bana değer veren biri çıkar karşıma. Biliyorum neden bu kadar katlandım ama işte zararın neresinden dönsek kardır.
Allah yukarıda ve büyük, hiçbir kötülük karşılıksız kalmaz bilirim. O adam benim kalbimi çok kırdı. Gün gelir devran döner.
Ancak artık bir önemi yok, istemiyorum hayatımda böyle tipleri. Bana değer verenlerdir hayatımı güzelleştiren. Hayat böyle geçecek işte. Umarım bir daha böyle birine denk gelmem.
Güzel ve size değer veren insanları sevmeniz dileklerimle,
Sevgiler,
Cansu Uğur