17 Haziran 2014 Salı

Sana Dair

Sana Dair,
10 gün sonra tam 365 günü dolduracak seni ilk öptüğüm an. Masum küçük bir öpücük, kocaman bir dünya oluşturdu bizim için. Dünya güneşin etrafında tam bir tur devirdi bu sürede. Yeni çocuklar dünyaya geldi, yeni hayatlar başladı. Bir sürü tanıdığım vefat etti. Seni neredeyse 300 gün boyunca her gün aradım. Her gün sesini duydum. İyi olduğunu bilmek istedim. Seni fırsat buldukça gördüm. Toplasan 30 saati geçmez seni görmem, yanında olmam.
Bütün bir yıl boyunca senin adınla uyandım, senin adınla uykuya daldım. Seni sevdim. Geceleri senin omzunda olduğumu hayal ederek uyudum. Senin kokunda, hayalinde yaşadım zor zamanlarımda. Yanımda değildin ancak gözlerimi kapadığımda oradaydın işte. Bir hayal kadar uzaktın. Sana seni sevdiğimi anlatmaya çalıştım her gün. Seni çok seviyorum dedim bıkmadan usanmadan çünkü biliyordum kafan kalındı biraz. Odunlukta diğer erkeklerden farkın yoktu. Her gün aradığımda rahatsız oluyordun. Daha dün konuşmuştuk.
Ne kadar ömrün kaldığını bilmeden her gün şansa yaşıyorduk halbuki. Seni sevdiğimi söylemeden geçen bir gün anlamsızdı. Gülüşün beni mutlu ediyordu, kendine özgü kahkahaların, esnemelerin. Yetenekli ellerin. Tam bir laboratuvar adamıydın, elin her şeye yakışıyordu, her işin altından kalkıyordu. Bir de her şeyi bilmesen. En azından bilsen bile çeneni tutup kendine saklasan, sürekli ders vermesen fena olmaz. Bu da senin huylarından biri işte.
Ben sana çok değer verdim, aşık oldum sana. Her insanın koşulsuz, şartsız, hiçbir beklenti içinde olmadan birini arzulaması ve bunu paylaşması gerekir. Ben paylaştım seninle. Bu çok güzel bir duygu. Aşık olduğum gözlerinin diplerine bakmak orada bir şeyler aramak. Sıcak omuzlarına, güvenli sıcak omuzlarına kafamı yaslamak ve iyi olmanı hep daha iyi olmanı istemek. Seninle aile kurmak, bir kız çocuk istemek. İyi bir baba olacağına kalpten inanmak. Çocuğumu seninle büyütmek. Ömrümün kalanında yanımda olmanı düşünmek.
Hayatıma girdiğin için, şu kısacık ömürde karşılıksız olan ve hala masum kalabilen şeylerin olduğunu bana gösterdiğin için teşekkür ederim. Birinci yılımız kutlu olsun sevgilim, bir tanem ve hiç büyümeyen masum çocuk. Hiç büyümesin ruhun, hep inatçı kalsın, hep temiz kalsın. Gözlerinin ışıltısına tanık olayım ömür boyu. Bir gün geldiğinde beni hayatında artık istemediğini söylediğinde bile sana varlığım için teşekkür edebileyim. Kahkahalarını saklama ve kısacık ömrün tamamlanmadan bir kere olsun dürüst ol, sevgini göster sevdiklerine. Unutma, hayat seni sevenler yanında oldukça güzel.
Nice yıllara,
Cansu Uğur


12 Haziran 2014 Perşembe

İçimdekiler

İçimdekiler,
Ders kitabını açtığınızda ilk sayfalarda standart olarak bir içerik konur. Hangi konunun hangi sayfada olduğunu gösteren ve işimizi kolaylaştıran bu içerik kısımlarına bayılırım. Keşke her şeyde böyle bir kısım olsa. Neyi nerede bulacağımızı bilsek. Ne ile nerede karşılaşacağımızı bilsek. İçimdekileri oluşturmaya çalışıyorum. Hayatımın neresinde ne olmuş, ne olacak. Hangi sayfadayım şuan?
Sorgulamak kafa karıştırıcı, bazen sorgulamadan kabul edip yaşamak gerekiyor. İşin işinden çıkamayınca belki de en doğrusu bu. Tek bildiğim doğruluk ve vicdan yolundan sapmamak akşam yatağa koyduğunda başını rahatça uyumak. Korkularım var hayata dair. Gelecek korkusu, sağlık, güvenlik ve sevdiklerimin yanımda olmaması korkusu. Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi gibiyim. Ömrümün ne kadar olduğunu, kaç sayfalık daha anım kaldığını bilmiyorum. Hayatımın kalınlığı ne kadar olursa olsun bu dünyada mutlu oldum. Güzel bir ailede büyüdüm, iyi okullarda okudum. Arkadaşlarım oldu. İş yaşamını gördüm. Yurtdışına çıktım, yeni kültürle tanıştım ve aşık oldum. Sevdiğim adama sarıldım, elini tuttum. Kokusunu, sıcaklığını sanki yıllardır hayatımdaymışçasına bildim.
Birini sevmek, karşılıksız ve hiçbir çıkar olmadan çok sevmek o kadar muhteşem ki. Saf bir şey bu, günahsız, masum bir bebek gibi. Sabah gözlerini açtığında onun adını anmak. Akşam yastıkta onun hayalini görmek, ona sarılmak. Onu düşünerek farkında olmadan uykuya dalmak. Olur olmaz adını anmak. Onu aramak, sesini duymak için zaman yaratmak. Ufak ayrılıklarda onu çok özlemek. Ondan çocuk sahibi olmak istemek, yanında yaşlanmasını, akşam eve geldiğimde kanepede oturup televizyon izlemesini görmeyi hayal etmek. Gözlerinin içine bakarak, onu çok sevdiğimi söylemek. Rabbim bunların hepsini bana gösterdi. Şükrediyorum. Annemi çok seviyorum, kaç yaşına gelmeme rağmen, susadım dediğimde kalkıp su getirmesi(ne kadar kızsam da). Beni rahatsız etmemek için ışığı açmayışı ve benim sevdiğim yemekleri yapması. Rabbim bana beni çok seven ve hep yanımda olan bir anne gösterdi. Şükrediyorum. Anne o kadar değerli ki şu hayatta. Ömür boyu sahip olacağınız yegane hazine. Sevdiğiniz adam bir gün gidebilir, ancak anne asla.
Yeni yerler görmeyi seviyorum. Keşke çook param olsa da istediğim ülkede doktora yapabilsem. Yeni bir dil, yeni bir kültürle tanışabilsem. Şuana kadar gördüklerim, aldıklarımdan memnunum. Kitabın tamamladığım kısmı da güzel. Anlamadığım, hoş olmayan yerler de var kitapta. Ölümler, doğaya, insanlara verilen zararlar, bir yanda bolluk bir yanda yoksulluk. Hayat çok tuhaf.
Ölmeden önce hayatımın içeriğini hazırlamak isterim. Acaba kaç konu devirdim? Kaç bölüme ayrıldım. Yoksa sadece giriş, gelişme ve sonuç muydum? Belki de birkaç dizelik bir şarkı sözüydüm. Kim bilir?
Sevgiler,
Cansu Uğur