26 Nisan 2014 Cumartesi

Küçük Dokunuşlar

Küçük Dokunuşlar,
Basit bir ceket, saç kesimini değiştirmek, Çınaraltında yapılan bir Cumartesi kahvaltısının insanın yaşamına kattığı güzellikleri önceleri nasıl da fark edemiyordum. Önceleri haftasonları da çalışma günleriydi. Gelecek haftanın ön tampon desteği, geçmiş haftanın eksiklerinin tamamlanmasıydı. Sosyal hayatta neydi ki?
Son zamanlarda sosyal hayatın önemini daha iyi kavrar oldum. Canım arkadaşım Irmak’ın bu konudaki çabalarına minnettarım. Zaten moralimin bozuk olduğunu bilen arkadaşım beni sosyal yaşama adeta adapte etti. Hayatınızda yaşadığınız her şeyi paylaştığınız bir can dostunuz olmalı eğer yalnızsanız gerçekten çok şansızsınız. Sorunlarınız içinizde büyür büyür ve öyle bir hal alır ki içinden çıkamazsınız gözünüzün önündeki basit çözümleri bile göremez olursunuz. İstanbul’da yaşayıp da nasıl Çınaraltını bilmem. Kuleli önünden yukarı doğru nasıl hiç yürümem. Balıkçılara selam verip köprülerin güzelliğini izlemem. Neyse, Irmak Hanım bütün bu problemlerime çözüm oldu.
Deniz kenarında oturup buraya ailelerimizle ve küçük çocuklarımızla geleceğimiz günü hayal ettik. Benim bir kızım olacaktı onun bir oğlu. Çok güzel hayallerdi. Biz hepimiz mutlu olacaktık. Bizi üzün insanları hayatımızdan şutlamış, geride bırakmış olacaktık. Onun müdürü olmayacaktı hayatında, benim de beni üzen insanlar.
Irmak’ın yanında kendimi çok güvende hissediyorum. Varlığı ve beni dikkatle dinlemesi, çok az soru sorması ve en önemlisi beni yormaması. Yorulmuyorum onun yanında diğer insanlar gibi değilim. O akşam eve dönüp beni gerçekten seven dostları karşıma çıkardığı için dua ettim. Kötü ve iyi zamanlarımı paylaşabileceğim gerçek, düzgün insanlar.
Çınaraltı öyle bir yer ki isterseniz yan taraftaki tarihi börekçiden böreklerinizi alıp sadece çay siparişi vererek kahvaltınızı yapıyorsunuz, isterseniz mükellef bir kahvaltı sofrası da mevcut. Yaşlılar, çocuklar ve soğuktan hoşlanmayanlar için kapalı alanlar bile düşünülmüş. Üstelik piknik sepetini alıp, masa örtüsü, Nutella ve evdeki diğer kahvaltılıklar ile gelenler de hoş karşılanıyor burada. Çaylar koca koca tepsilerde bir gidiyor bir geliyor. Gençlerin fotoğraf makineleri, akıllı telefonları hiç susmuyor. Şık  şık şık fotoğraf çekiyorla habire. Tabii facebooka eklemek gerek anı anına. Sosyal medyada pek aktif olmasam da gençleri anlıyorum. Hayatlarını paylaşmak istiyorlar tüm dünya ile. Irmak’çığım da yakındaki delikanlıdan rica etti bir fotoğrafımızı çektirmemizi tam poz verirken bana sıkı sıkı sarıldı. Arkada Boğaziçi köprüsünün anısı olan güzel bir resimdi.
Bu kadar güzel bir boğaza sahip olup da kıymetini bilmemek ayrı bir saçmalık. Deniz kenarındaki çöpleri görünce çok üzülüyorum. Naylon poşetler, plastik şişeler, metal kutular. Nasıl bunları görüp da rahatsız olmuyorlar. Kuleli Lisesinin ihtişamlı binasına bakarken Irmak’ın lisedeki balolarda yapılan danslardan bahsetti. Kız Lisesinde okumuş olan Irmak arkadaşlarının camdan erkeklere öpücük göndermesini anlatırken ikimizde kahkahayı bastık. En önemlisi de kalp kırıklığımı dinlemesi, hiçbir yorum yapmamasıydı. Beni anladığını, anlamaya çalıştığını biliyorum. Umarım ikimizi de çok güzel günler karşılar. 10 yıl sonra çocuklarımızla aynı yerde kahvaltı yaparız sözleştiğimiz gibi.
Hayaller güzeldir,
Sevgiler,
Cansu Uğur



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder