Küçük Dokunuşlar,
Basit bir ceket,
saç kesimini değiştirmek, Çınaraltında yapılan bir Cumartesi kahvaltısının
insanın yaşamına kattığı güzellikleri önceleri nasıl da fark edemiyordum.
Önceleri haftasonları da çalışma günleriydi. Gelecek haftanın ön tampon
desteği, geçmiş haftanın eksiklerinin tamamlanmasıydı. Sosyal hayatta neydi ki?
Son zamanlarda
sosyal hayatın önemini daha iyi kavrar oldum. Canım arkadaşım Irmak’ın bu
konudaki çabalarına minnettarım. Zaten moralimin bozuk olduğunu bilen arkadaşım
beni sosyal yaşama adeta adapte etti. Hayatınızda yaşadığınız her şeyi
paylaştığınız bir can dostunuz olmalı eğer yalnızsanız gerçekten çok
şansızsınız. Sorunlarınız içinizde büyür büyür ve öyle bir hal alır ki içinden
çıkamazsınız gözünüzün önündeki basit çözümleri bile göremez olursunuz.
İstanbul’da yaşayıp da nasıl Çınaraltını bilmem. Kuleli önünden yukarı doğru
nasıl hiç yürümem. Balıkçılara selam verip köprülerin güzelliğini izlemem.
Neyse, Irmak Hanım bütün bu problemlerime çözüm oldu.
Deniz kenarında
oturup buraya ailelerimizle ve küçük çocuklarımızla geleceğimiz günü hayal
ettik. Benim bir kızım olacaktı onun bir oğlu. Çok güzel hayallerdi. Biz
hepimiz mutlu olacaktık. Bizi üzün insanları hayatımızdan şutlamış, geride
bırakmış olacaktık. Onun müdürü olmayacaktı hayatında, benim de beni üzen
insanlar.
Irmak’ın yanında
kendimi çok güvende hissediyorum. Varlığı ve beni dikkatle dinlemesi, çok az
soru sorması ve en önemlisi beni yormaması. Yorulmuyorum onun yanında diğer
insanlar gibi değilim. O akşam eve dönüp beni gerçekten seven dostları karşıma
çıkardığı için dua ettim. Kötü ve iyi zamanlarımı paylaşabileceğim gerçek,
düzgün insanlar.
Çınaraltı öyle
bir yer ki isterseniz yan taraftaki tarihi börekçiden böreklerinizi alıp sadece
çay siparişi vererek kahvaltınızı yapıyorsunuz, isterseniz mükellef bir
kahvaltı sofrası da mevcut. Yaşlılar, çocuklar ve soğuktan hoşlanmayanlar için
kapalı alanlar bile düşünülmüş. Üstelik piknik sepetini alıp, masa örtüsü,
Nutella ve evdeki diğer kahvaltılıklar ile gelenler de hoş karşılanıyor burada.
Çaylar koca koca tepsilerde bir gidiyor bir geliyor. Gençlerin fotoğraf
makineleri, akıllı telefonları hiç susmuyor. Şık şık şık fotoğraf çekiyorla habire. Tabii
facebooka eklemek gerek anı anına. Sosyal medyada pek aktif olmasam da gençleri
anlıyorum. Hayatlarını paylaşmak istiyorlar tüm dünya ile. Irmak’çığım da
yakındaki delikanlıdan rica etti bir fotoğrafımızı çektirmemizi tam poz
verirken bana sıkı sıkı sarıldı. Arkada Boğaziçi köprüsünün anısı olan güzel
bir resimdi.
Bu kadar güzel
bir boğaza sahip olup da kıymetini bilmemek ayrı bir saçmalık. Deniz
kenarındaki çöpleri görünce çok üzülüyorum. Naylon poşetler, plastik şişeler,
metal kutular. Nasıl bunları görüp da rahatsız olmuyorlar. Kuleli Lisesinin
ihtişamlı binasına bakarken Irmak’ın lisedeki balolarda yapılan danslardan
bahsetti. Kız Lisesinde okumuş olan Irmak arkadaşlarının camdan erkeklere
öpücük göndermesini anlatırken ikimizde kahkahayı bastık. En önemlisi de kalp
kırıklığımı dinlemesi, hiçbir yorum yapmamasıydı. Beni anladığını, anlamaya
çalıştığını biliyorum. Umarım ikimizi de çok güzel günler karşılar. 10 yıl
sonra çocuklarımızla aynı yerde kahvaltı yaparız sözleştiğimiz gibi.
Hayaller
güzeldir,
Sevgiler,
Cansu Uğur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder