Mutlu Yıllar,
2013’ü de
tüketmişiz farkında bile olmadan. Oysa daha dün kutluyorduk milenyumu hani
insanlar kışın ortasında denize atlıyorlardı uğur getirsin diye. 2006’da
dünyanın sonu gelmişti hani. Zaman hiç kimseye kulak asmadan akıllı uslu bir
şekilde görevini yerine getiriyor işte. Bir yıl geçmiş, tam 3 yıldır iş
yaşamındaymışım, tam 2 yıl olmuş mastera başlayalı. Sevdiğim adam ile 5. yılına
girecek tanışmamız. Belime kadar olan uzun saçlarımı keseli 6 ay olmuş. Kız
kardeşimin liseye başlayalı 4 ay olmuş. Zaman sessiz sessiz akmış kimselere
duyurmadan. Ne zaman 25 yaşında oldum hatta 26’dan gün aldım anlamadım. Siz
hissediyor musunuz zamanın akışını, ne zaman büyüdü bacak kadar olan çocuklar?
Cevabını bilmek istiyorum.
Hayatta en önemli
şey temel ihtiyaçlardır, önce sağlıkla başlayıp sonra barınma, beslenme ile
devam eden bu ihtiyaçlar giderildikten sonra insanın mutluluk için başka bir
şeye ihtiyacı olmadığını düşünürdüm.
Ancak son yıllarda yanıldığımı anladım, ruhun beslenmesi de çok büyük
bir ihtiyaç. Sanatsal etkinlikler, konserler, sergiler veya yurtdışındaki
farklı kültürleri görmek, farklı lezzetleri /mutfakları tatmak ve ufkunuzu
açmak. Onların adetlerini öğrenmek o kadar güzel ki. Bu öyle bir şey ki, sizi
saran o katı kabuğu kırdığınızı, dünyayı daha fazla anladığınızı yaşamın
anlamına bir nebze yaklaştığınızı sanki yaşamın formülüne dair gizli bir sırrı
paylaştığınızı hissediyorsunuz. Günlük hayatınızda uğraştığınız şeylerin
basitliğini anlıyorsunuz. Mümkün olduğunca gezmek ve dünyayı görmek istiyorum,
gezdikçe dünyanın ne kadar küçük olduğunu görmek istiyorum. Ruhu besleyen başka
bir etkinlikte sevmektir. Karşılıksız, hiçbir şey beklemeden, sadece onun mutlu
olmasını isteyerek sevmek. Sevdiğim
adamın sıcacık kucağında ısınmak, o saçlarımı okşarken, kokusu ile dolup,
taşmak o kadar iyi geliyor ki bana. Onun teni, gözleri, kokusu, varlığı bile
başka yapıyor beni. Gülümsemesine bayılıyorum, kelimelerine, kendine has
yorumlarına. Onsuz, onunla yaşamanın benim için ne kadar zor olduğunu ona her
anlatmaya çalıştığımda beni anlayamaması bazen komik geliyor. Bir kere kendi de
itiraf etmişti zaten “benim kafam kalındır” demişti. Ben o kalın kafayı
seviyorum. Ben onu çok seviyorum, ömrüm oldukça da seveceğim.
Çocukları
seviyorum, zor zamanlarımda yanımda olan gerçek arkadaşlarımı, güvenlikçimiz
Ayfer’i, kargocumuz Yasin’i. Muhasebecimiz Derin’i, hayatımda bana güzel bir
örnek olan dişi aslan patronumu, iş arkadaşlarımı seviyorum. Bu yıl yanlarında
çok şey öğrendim, geliştim, hayata bakış açım her gün biraz daha gelişti. 2013
yılını bu gece geride bırakacağız, anılarımızı daha tam anlayamadan yeni anılar
eklemeye başlayacağız hayatımıza. Evet, yarın yeni bir yıla uyanacağız. Ne
büyülü bir gece, eski yıldan yeni bir yıla geçiş, hem de bir gecede. Şu klasik
seneye görüşürüz muhabbetleri hala komik geliyor bana. Yeni yıla sevdiğim
adamın yanında ona sarılarak girmek güzel olurdu, ona seni seviyorum diye gece
tam 12:00’de mesaj atsam mı acaba? Ondaki romantik derinlik konusunda emin
olmadığım için böyle işlere girmemek gerek. Keşke o da böyle şeyleri
düşünebilse, keşke tüm erkekler düşünebilse.
2014’den ne
diliyorsunuz diye sorsalar önce sağlık sonra centilmen erkekleri geri istiyoruz
derdim. Kadınların ruhuna hitap eden, kadınlar odaya girdiğinde ayağa kalkan,
kadınlara kapı tutan, çiçek alan erkekleri geri istiyoruz. Neredelerse lütfen
geri gelsinler. Hayat her şeye karşın o kadar güzel ki, tüm olumsuzluklara
rağmen nefes almak, sağlıklı olmak ve sevdiklerinle birlikte hayatı paylaşmak
çok güzel.
2014’ün size ve
tüm sevdiklerinize mutlu anılar getirmesi dileklerimle,
Sevgiler,
Cansu Ugur
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder